1. Ticari defterler itirazın kaldırılmasında kullanılabilecek belgelerden sayılır mı?
Ticari defterler itirazın kaldırılmasında kullanılabilecek belgelerden sayılmaz.
İtirazın kesin kaldırılmasında alacaklı ve borçlunun kullanabilecekleri belgeler İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça belirtilmiştir. Alacaklı ve borçlu ancak İcra ve İflas Kanunu 68. maddenin birinci fıkrasında sayılan belgeler mevcutsa itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir. Bu belgeler ise şunlardır:
- İmzası ikrar edilmiş senet
- İmzası noterlikçe onaylanmış senet
- Resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri dahilinde usulüne uygun verdikleri belgeler
- Resmi makamlar önünde borç ikrarını içeren belgeler
- Kredi kurumlarının düzenledikleri belgeler
Altında imza bulunmayan, delil başlangıcı niteliğindeki belgeler, faturalar, cari hesap özetleri, fotokopi veya fakslar senet değildir. Ticari defterler de faturalar ve cari hesap özetleri gibi ticari kayıtlardır. Bu belgeler borçlu tarafından ikrar edilmiş senet niteliğinde olmadıkları için itirazın kaldırılmasında belge olarak kullanılmazlar. Bu gibi durumlarda itirazın kaldırılması yerine itirazın iptali yoluna gidilmesi yerinde olacaktır.
2. İİK m. 72’de düzenlenen istirdat davası ile genel hükümlere göre açılan sebepsiz zenginleşme davasını karşılaştırılması
İstirdat davası borçlu bakımından bir eda davasıdır ve maddi hukuk açısından sebepsiz zenginleşmeyle önemli benzerlikler bulundurur. İstirdat davasını sebepsiz zenginleşme davasından ayıran hususlar şunlardır:
• Borçlu, borçlu olmadığı parayı takip sırasında ödemek zorunda kalırsa İİK’da düzenlenen istirdat davasını açabilecektir. Eğer takip henüz kesinleşmeden ödeme yapılır ise, bu durumda ödeme cebri icra tehdidi altında yapılmadığı için istirdat davası açılamayacaktır. Fakat bu tür durumlarda şartları da gerçekleşir ise TBK m.78’de yer alan sebepsiz zenginleşme davası açılabilecektir.
• İstirdat davasında hak düşürücü süre öngörülmüşken, sebepsiz zenginleşmede zaman aşımı bulunmaktadır.
• İstirdat davası bir yıllık hak düşürücü süreye bağlanmıştır. Bu sürenin aşılması durumunda TBK m.78’e göre sebepsiz zenginleşme davası açılıp/açılmayacağı tartışma konusudur.
• Sebepsiz zenginleşme davasında ‘iyi niyet’ değerlendirmesi önemli iken, istirdat davasında bu değerlendirme yapılmaz.
• Her iki dava da asliye hukuk mahkemesinde açılmasına rağmen, istirdat davasında icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili iken, Sebepsiz zenginleşme davasında davacının bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
3. İcra mahkemesi kararlarına karşı kanun yolu nasıl düzenlenmiştir.
7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda yapılan değişiklikler icra mahkemesi kararlarına karşı kanun yollarında nasıl bir değişiklik meydana getirdikleri:
5311 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle Bölge Adliye Mahkemeleri’nin 20.07.2016 tarihinde göreve başlamasından itibaren icra mahkemesi kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilmektedir. İİK m. 363’te istinaf kanun yoluna başvurulamayan kararlar açıkça düzenlenmiştir. Geri kalan kararlar için ise belirlenen maddi miktarın üstünde kalmak kaydıyla istinaf kanun yoluna gidilebilir. (2020 için bu maddi miktar sınırı, 12.600.00 TL’dir.)
Bölge adliye mahkemelerinden verilen kararlara karşı ancak belirtilen maddi miktarın üstünde kalmak kaydıyla temyiz yoluna başvurulabilmesi kabul edilmiştir. (2020 için bu maddi miktar sınırı 72.070.00 TL’dir.) Başvuru süresi ise, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür.
7251 sayılı kanunun 50. Maddesi uyarınca İİK’nın 258. maddesinde yapılan değişiklikle; daha önce ihtiyati haciz kararına karşı sadece alacaklı taraf istinaf kanun yoluna başvurabilirken değişiklikle yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf kanun yoluna başvurabilmektedir. Bu değişiklik ile artık her iki taraf da ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ihtiyati haciz kararına karşı istinaf yoluna gidilebilir.
İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenen hacizli taşınır malların ve hacizli taşınmaz malların paraya çevrilmesi arasındaki üç farkı:
1. Hacizli taşınır mallar kural olarak hacizli taşınmaz mallar gibi açık artırma yolu ile satılır. Ancak taşınmaz mallardan farklı olarak taşınır malların, bazı koşulların gerçekleşmesi halinde pazarlık yoluyla satışı da mümkündür. Yani taşınırlar, kural olarak açık artırma yolu ile satılmalarına rağmen, kanun istisnai olarak pazarlık yolu ile satışa da izin vermiştir. Pazarlık yolu ile satış peşin para ve borçlar hukuku hükümlerine göre yapılır; mülkiyet malın teslimi ile alıcıya geçer. İcra memuru, pazarlık satışını ilan edebilmekte ve uygun fiyat bulmazsa, ikinci bir pazarlık satışı imkanını değerlendirebilmektedir. Ancak icra müdürünün pazarlık suretiyle satış yapabilme yetkisinin olabilmesi için İcra ve İflas Kanunu m.119’daki sınırlı olarak sayılan hallerden biri olması gerekir.
Taşınmazlar bakımından ise taşınırlarda olduğu gibi pazarlık yolu ile satış mümkün değildir. Bununla birlikte pazarlık yolu ile satış, taşınmazlar bakımından da düşünülmelidir. İflasta (m. 241/1) ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoda (m. 309/e) alacaklılar karar verirse, taşınmazların da pazarlıkla satın alınabilmesi mümkündür.
2. Hacizli taşınmaz malların satılmasında hacizli taşınır mallardan bir başka farkı ise, açık artırmaya hazırlık evresinin üç aşamadan gerçekleşmesidir. Bu hazırlık işlemleri; artırma ilanı, artırma şartnamesi ve mükellefiyetler listesinin düzenlenmesidir. Taşınır mallarda ise artırma ilanı ve artırma şartnamesi vardır. Mükellefiyet belgesi yoktur.
Mükellefiyet belgesi, İİK m. 128’de düzenlemiştir. Mükellefiyetler listesi, taşınmazın sorumlu olduğu ayni hakların ve kuvvetlendirilmiş şahsi hakların açıklanmasına hizmet eder. Mükellefiyet kapsamına ipotekler, ipotekli borç senetleri, irad senetleri, her türlü irtifak ve intifa hakları ve tapu kütüğüne şerh edilen kişisel haklar; örneğin satış vaadi sözleşmeleri, önalım, geri alım, alım hakları, kira sözleşmeleri girmektedir. Yani taşınmaz üzerindeki ayni haklar ile tapuya şerh edilerek kuvvetlendirilmiş kişisel hakları içine almaktadır. Taşınmaz üstünde bir mükellefiyet söz konusu değilse bu durumda mükellefiyet listesinin düzenlenmesine de gerek yoktur. Bu kapsamda mükellefiyetler listesinin iki işlevi vardır. İlk olarak mükellefiyetler listesi, artırma şartnamesinde taşınmaz üzerindeki mükellefiyetlerin gösterilebilmesi için hazırlanır. Mükellefiyetler listesi, artırma şartnamesinin bir cüz’üdür ve tapu sicili hükmündedir. Mükellefiyet listesinin bir diğer işlevi ise, satış bedelinin paylaştırma şeklini gösteren bir sıra cetveli niteliğinde olmasıdır. Alıcı sadece mükellefiyetler listesinde yazılı mükellefiyetlerle taşınmazı iktisap etmiş sayılır, tapu sicilinde kayıtlı olup listede gösterilmeyen mükellefiyetler alıcıya karşı ileri sürülemez.
3. Hacizli taşınır malların hacizli taşınmaz mallardan bir diğer farkı ise, teminat yatırma zorunluluğu ile ilgilidir. Taşınır malların paraya çevrilmesinde artırmaya katılmak isteyen alıcıların teminat yatırma zorunluluğu yoktur. Kanun taşınır artırmasında sadece elektronik ortamda teklif verenler için teminat gösterilmesi zorunluluğunu öngörmektedir (m. 114/4). Taşınmazların paraya çevrilmesinin (m. 124/3) aksine, taşınır malların satımında kanun böyle bir şart öngörmemiştir. Ancak icra memuru satılacak malın niteliği gereği önemli ihalelerde alıcıların belli miktarda teminat yatırma şartını getirebilir.
Taşınmaz mallarda ise teminat yatırılması zorunludur. Taşınmaz malların artırma şartnamesinde, artırmaya iştirak edeceklerin taşınmazın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri, elektronik ortamda teklif vererek artırmaya katılacakların teminat göstermeleri gerektiği ve elektronik ortamda teklif vermeye ilişkin hususlar yazılır.
4. Hacizli taşınır mallar ve alacaklar için satış isteme süresi, kesin haczin uygulanmasından itibaren 6 aydır. Ayrıca talepten itibaren 2 ay içinde satış yapılmalıdır. Taşınmaz mallarda ise, satış isteme süresi 1 yıldır. Talepten itibaren 3 ay içinde satış yapılmalıdır.