Kişiler arası ticari ilişkilerden doğan ve ticari işletmeyi ilgilendiren, bunun yanında ticaret şirketlerinin kuruluşu, örgütlenmesi ve çalışmalarını ticaret hukuku düzenler. Kısacası, ticari faaliyetler bu hukuk dalının kapsamı içindedir. Medeni hukuktan türemiş bir hukuk dalıdır. Ticaret kanunu, ticari borçları ve medeni kanunla birlikte borçlar kanununda yer almayan veya kısmen yer alan hususlara ait detaylı düzenlemeler yapan özel kanun konumundadır.
Ticaret Hukukunda Sistemler
İlgili hukukta genel kabul görmüş 4 ana sistem bulunuyor. Bunlar; Subjektif, Objektik, Karma ve Ticari İşletme Esası sistemleridir.
Sübjektif Sistem;
Bu hukukun uygulama alanının ve konusunun belirlenmesinde taciri esas alır. Bu sistemde ticaret hukuku bir Tacirler Hukuku özelliğini taşır.
Objektif Sistem;
Ticareti kim yaparsa yapsın, bu hukuk dalının ticari işlemlere uygulanmasını esas alır. Bu sistemde Hukukun uygulama alanı, belirli nitelikleri olan ticari işlemlere göre saptanır.
Karma Sistem;
Subjektif ve objektif sistemi bir arada yürütmeye çalışan sistemdir. Bu sistemde, bazı işlemlerde hareket noktası ticari işlem olurken bazılarında da tacir çıkış noktası olarak belirlenmiştir.
Ticari İşletme Esası;
Bu sisteme göre, Ticari İşletme bu hukukun esasını oluşturur. Çünkü modern ekonomik düzende, tacirden ziyade ticari işletme önem taşıyıp, rol oynamaktadır. 1957 tarihli Ticaret Kanunumuz, bu sisteme göre şekillenerek çıkartılmıştır.
Ticari İşletme
Gelir sağlamak amacıyla, devamlılık niyetiyle, bağımsız bir şekilde işletilen ve faaliyetinin sınırları, esnaf faaliyeti çapını aşan işletmelere ticari işletme deniliyor. Genel olarak ticari işletmenin tanımı bu olmasına rağmen Ticaret Kanunu, ticari işletmeyi açıkça tanımlamamıştır. Sadece 11. maddede “Ticarethane, fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer müesseseler, ticari işletme sayılır” hükmünü getirmiştir.
Ticari İşletmenin Unsurları
- Gelir Sağlamayı Amaçlamak; bir işletmenin ticari işletme sayılabilmesi için gelir sağlamayı hedeflemesi gerekiyor. Burada önemli olan gelir sağlamaya niyettir. Bu niyete rağmen işletmenin zarar etmesi veya gelir sağlayamaması o işletmenin ticari işletme olmadığı sonucunu doğurmaz.
- Devamlılık; İşletmenin süreklilik niyetiyle faaliyet göstermesidir. Bu unsurda önemli olan işletmenin ticari faaliyette bulunduğu süre değil, devam etme niyetidir. Faaliyetin bir süreliğine yapılmaması, kesintili olsa da süreklilik arz etmesi gerekiyor.
- Esnaf Faaliyeti Çapını Aşma; Bir işletmenin ticari işletme sayılabilmesi çapının belli bir sınırı aşmış olması gerekir. Bu sınır esnaf faaliyeti çapıdır. Bu husus da Ticaret Kanunu’nun 17. ve 1463. maddelerinde düzenlenmiştir.
- Bağımsızlık; Ticari işletmede öngörülen, hukuki bağımsızlıktır. Hukuki bağımsızlıkta işletmeler kendi kararlarını kendileri alabiliyorlar.
Ticari İşletmenin Hukuki Niteliği
Ticari işletme maddi ve maddi olmayan olarak iki unsurdan oluşur.
Maddi Unsur; işletmenin faaliyetin özgü maddi değerlerden ve haklardan oluşur. Ticaret Kanunu’nun 11. Maddesinde önemli olanlar sayılmıştır. İşletmenin sahip olduğu; motorlu araçlar, taşınmazlar, masa, demirbaşlar, hammaddeleri, yarı mamuller veya ürettiği ürünler gibi değerler maddi unsurlar kabul ediliyor.
Maddi Olmayan Unsur; Ticari işletmenin maddi malvarlığı unsurları dışında maddi olmayan malvarlığı unsurları vardır. Bunlar; ticaret unvanı, kiracılık hakkı, endüstriyel tasarımlar, know-how teknikleri, portföyü marka ve patentleridir.
Ticari İşletmeyle İlgili Hukuki İşlemler
Devir; Ticari işletmenin devir işlemi Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinde ele alınmaktadır. Maddi olmayan unsurlar olan ticaret unvanı ve müşteri çevresi devredilmeden ticari işletme devredilemiyor. Bu unsurlar dışında kalanlar sözleşme ile devir kapsamı dışında bırakılabilir. Devredilen maddi unsuların miktarının işletmenin faaliyetini devam ettirecek miktarda olması gerekiyor.
Devir yazılı olarak yapılmalıdır. Maddi ve maddi olmayan unsurlarla birlikte borç ve alacaklar da bütün olarak devredilmelidir. Borçlar Kanunu’nda devreden, devralanla birlikte 2 yıl müteselsilen sorumludur. Fakat devirden sonra yapılmış borçlardan sorumlu değildir.
Rehin; Ticari işletmenin rehininde, işletmenin çalışmasını engelleyecek durumun oluşmaması 1447 sayılı Ticari İşletme Rehini Kanunu (TİRK) ile sağlanmıştır. Ticari işletme rehin borçlusu ticaret veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olabilir. Ticari işletme rehin alacaklısı ise üç gruptan oluşuyor. Bunlar; tüzel kişiliğe sahip sermaye şirket olarak kurulmuş kredi müesseseleri, kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiler ile kooperatiflerdir. Üç grup kurumun dışında hiç kimse ticari işletmenin rehini sözleşmesinde rehin alacaklısı olamaz.
Rehin hakkı; Bir borcun yerine getirilmemesinin teminatı olarak gösterilen taşınır taşınmaz mal veya hak ya da alacak güvencesine denilir.
Ticari işletmenin rehininde noterde yazılı rehin sözleşmesi hazırlanır. Sözleşme 10 gün içinde tescil ettirilir. Menkul mal ve tesisatı, ticaret unvanı, işletme adı rehin sözleşmesine yazılması gerekir. Gayrimenkul mal ve tesisatı, kiracılık hakları, özel sicile kayıtlı taşınmazlar, işletme değerleri rehin sözleşmesine yazılmaz.
Ticari İşletme Rehini Kanunu 9. maddesinde rehin alacaklısının hakları düzenlenmiştir. Mutlak hak sahibi olan rehin alan, kural olarak bu hakkını herkese karşı ileri sürebilir. Rehinli mal üzerinde varsa tazminat ve sigorta alacağı üzerinde de hak sahibidir. Bir ticari işletme üzerinde birden fazla rehin tesis edilebilir. Bu durumda rehin sırası tescil tarihine göre belirleniyor.
Ticari işletme rehini, rehine konu olan borcun ifasıyla sona eriyor. Rehin, alacaklının talebi üzerine sicilden silinebiliyor. Borç vadesinde ödenmediğinde rehinli mallar paraya çevrilerek alacaklının alacağı ödenir.
Ticari İş
Ticari iş ve alelade iş ayrımı Borçlar Hukuku ile ticaret hukuku ayrımından kaynaklanıyor. Ticari işlere TTK ve diğer ticari hükümler uygulanmakta, alelade işlere de Borçlar Kanunu ile Medeni Kanun hükümleri uygulanmaktadır.
TTK. hangi işlerin ticari iş sayılacağına dair dört kriter belirlemiştir. Ticari iş sayılma kriterleri;
Ticaret Kanunu’nda Düzenlenen İşler (TTK. m. 3). Bir iş Ticaret Kanunu’nda düzenlenmişse, ticari iştir. Ticaret Kanunu kapsamında; ticari işletme, şirketler, kıymetli evrak, deniz ticareti, taşıma ve özel sigorta, haksız rekabet vb. hükümler birer ticari iştir.
Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren İşler ve işlemler (TTK. m. 3). Taraflardan birisinin veya işin konusunun bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediği önemlidir.
Ticari İş Karinesi (TTK. m. 21/1-2); Tacirin yaptığı bütün işler kural olarak ticari iştir. Tüzel kişi tacirler ticari iş karinesine tabidirler.
Bir Taraf İçin Ticari İş Niteliğinde Olan Sözleşmeler Diğeri İçin de Ticari İştir (TTK. m.21/II). Taraflardan birisi için ticari iş niteliğinde olan sözleşme, kanunda aksine bir hüküm yoksa diğeri için de ticari iş sayılabiliyor.
Ticari Yargı
Ticari davalar, TTK’nun 4. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre ticari davaları mutlak ve nispi ticari davaları olarak ikiye ayrılıyor.
Mutlak Ticari Davaları; Tarafların tacir olması veya ticari işletmeyi ilgilendirmek gibi bir şarta bağlı olmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalardır. Bu davalar;
- Rehin karşılığı ödünç vermeye ilişkin Medeni Kanunu 876. ve 883. maddelerinden doğan davalar
Borçlar Kanunu; - Bir işletmenin satılması veya diğeriyle birleştirilmesi hakkındaki 179. ve 180.
- Rekabet yasağına ilişkin 348 ve 352,
- İtibar mektubu ve itibar emri hakkındaki 399 ila 403,
- Ticari mümessiller ve diğer ticari vekiller hakkındaki 449 ila 456. maddelerinden doğan davalardır.
Nispi Ticari Davalar (TTK. m.4/1.b.1-6.c2); Bir ticari işletmeyi ilgilendiren davalar veya iki taraf için de ticari olan hususlardan kaynaklanan davalardır. İlgili kanunda; ”şu kadar ki; her hangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve telif hakkından doğan davalar bundan müstesnadır” maddesiyle düzenlenmiştir.
Avukat Musa Abbas Kuru
Av. Musa Abbas Kuru, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Yıldız-Kuru Hukuk Bürosu’nun kurucu ortağıdır.
Profili Görüntüle